İkili ilişkilerde yaşadığınız birçok başarısızlığın ardından artık kalbinizin daha fazlasını kaldıramayacağını düşünüyorsanız aşksız da yaşanabileceğini öğrenme zamanınız geldi demektir.
Sonsuz aşkın sadece filmlerde yaşandığına iyice inandınız ve gönül işlerinden vazgeçtiniz. Her ne kadar radikal bir karar olsa da, bunu kısa bir süre için kendinizi dinleyip artı ve eksilerinizi daha iyi belirlemekte kullanıp bir sonraki ilişkinizde aynı hataları tekrarlama riskini en aza indirme şansını elde edebilirsiniz.
Diğer tarafta, bu kararınız yaşamınızın sonuna dek karşı cinsle olan tüm gönül ilişkilerinin sonu anlamına geliyorsa, birtakım ciddi problemler söz konusu olabilir.
Yalnızlık arzusu
Yaşanılan kötü ilişkilerin sonucunda mantığın; ‘Artık her şey bitti…’ demesiyle, ilerisini düşünmeden yaşamın bir kenara atılması ise insanların çoğu kez öfkeyle kalkıp zararla oturmasına neden oluyor.
Bazı kadınların bu kararları doğru insanla tanışana kadar sürüyor ve tekrar sırılsıklam aşık olmaktan çekinmiyorlar. Böyle durumda kadın, ilişkisini sadece erkeklerle kesmekle kalmayıp, sosyal yaşamdan da kopup tamamıyla yalnız bir yaşamı seçebiliyor. Kimi zaman arkadaşlarının sinema ya da yemek davetini bin bir yalan uydurarak geri çevirebilirken, giderek anti-sosyal bir hale gelen yaşamının onu depresyona sokması ise kaçınılmaz bir gerçek.
Birisine açılmak…
Uzmanlara göre insanın kendini en yakın arkadaşına bile açılamayacak kadar çaresiz hissettiği bu gibi durumlarda bir yakınınıza ya da bir psikologa açılmak olduğunu belirtiyorlar.
İşlerin neden yolunda gitmediği hakkında başkalarından duyacağınız objektif yaklaşımlar belki de size yeni bakış açılan kazandırarak sorunun aslında sizden kaynaklandığını ortaya çıkarabilir. Bu cevaplara tek yolu ise sizi iyi dinlediğine inandığınız biriyle karşılıklı konuşmaktır.
Aşksız da yaşanabileceğini öğrenmelisiniz
26 Aralık 2012 yazildi.
0 yorum: