Tamirci çağırmak gerer insanı. Çünkü tamirciler, çocukken evde bozulan her elektronik alet karşısında “sen mi oynadın len bununla?” diye kükreyen baba edasıyla insana kendini suçlu hissettirirler!..
“Nasıl bozdunuz bunu?.. Zıttırı vıttırısıyla oynamışsınız bunun!.. Uhuu uuu, komple değişmesi lazım!.. Motorunu yakmışsınız! masraftan kaçarsanız böyle olur...” Klozetin başına çökmüş, suratınıza “Nassıl becerdiniz bunu beah?!” diyen gözlerle bakan tesisatçıya “çocuklar ne attıysa artık, yaramazlar... keh, keh, o kadar da porçöz attık, kusura bakmayın...” demek ömürden ömür götürür... Zaten genelde de, ‘yahu iki vida sıkamayacak mıyım, yaparım ben onu, ne gerek var bir sürü para vermeye şimdi’ zihniyeti hakimdir.
Kendi işini ‘kendi’ halletmeyi seven Türk insanının pratik zekâsı ve ‘ver oradan iki tornavida bir pense, portakal sandığından bilgisayar yapayım!’ özgüveni kendi tamir tekniklerini geliştirmesine yol açmıştır... İlk akla gelen tamir tekniği, üflemektir. Çok eskilerden gelen bir huydur. Tokatlamadan bir önceki evredir. Kaynağı okuyup üflemek midir bilinmez ama işe yaramaktadır. Aletin parçaları sökülür... üflenir... takılır...
Tüm parçaları söküp tekrar takmak bilgisayar, çamaşır makinesi, elektrikli süpürge her alette işe yarar. Muhakkak parça artar, onlar da etrafa saçılır, bakıp bakıp ‘onlarsız da çalıştırabildim’ diye sevinilir, hava atılır.
Yirmi birici yüzyılda dahi popülerliğini yitirmeyen diğer bir tamir yöntemi; temassızlığı aleti tokatlayarak gidermektir. Karıncalı gösteren televizyonun tokatlanmasıyla başlamıştır. Alet edevatın aklı başına gelir, toparlanır düzelir. Yeşilçam filmlerinde de ilişkiyi tamir etmede kullanılan yöntemdir. “Seviyorum huleyn seni! Şrakkk!”
Kapatıp açmak. Elimizdeki en iyi tamir yöntemlerinden bir tanesidir kapatıp açmak, ya da bir süre kendi haline bırakmak ve daha sonra tekrar denemek...
Çalışmayan uzaktan kumandayı önce hafiften silkelemek, olmadıysa dize tıklatmak, olmuyorsa, pil ve pil yuvası kurcalamak, hâlâ olmadıysa diğer elin desteği ile şiddetli vuruşlarla kumanda dağılana kadar uğraşmak.
Anahtar dürtmek. Her derde devadır anahtar. Parça sıkışmış; anahtar, televizyonun düğmesi bozulmuş; anahtar, bankamatik kartı yuttu; aha sana anahtar...
Televizyona çatal, kaşık, bıçakla anten yapmak. Arabanın kopan motor kayışını kadın çorabıyla bağlamak... Laçkalaşmış pil kapağını, paket lastiğiyle tutturmak. Topallayan eşyanın ayakları altına gazete kağıdı sıkıştırmak. Ve... Ağızda sigara ile tüpün havasını almak. Bambaşka olmak, pırıl pırıl kalmak!..
Ben hallederim...
25 Ocak 2013 yazildi.
* Halime Gürbüz
© Copyright, Sağlık TV özel haberidir, izinsiz kullanılamaz.
0 yorum: