Kalp ritminiz sağlığınızı ele veriyor

31 Ekim 2013 yazildi.

Fitness uzmanları sağlıklı bir kalbe sahip olmak için dakika/nabız sayısının kontrolüne dikkat çekiyor.

Sigara içmek, obezite ve “iyi” kolesterol olarak da bilinen HDL’in düşük seviyede olması en ölümcül hastalıklardan biri olan kalp hastalıklarının nedenlerinden sadece birkaçı. Bu nedenle bilmeliyiz ki, konu kalple ilgili olduğunda hayatımızdaki neredeyse bütün seçimler kalbimizin çalışma kalitesini etkileyecektir.

Amerikan Kalp Derneği'ne göre, dinlenir durumunda olan bir yetişkinin kalp atış hızının dakikada 60 ile 80 arasında olması gerekir. Bu kalp atış hızı yaşla beraber hızlanır, ancak fiziksel olarak zinde olan insanlarda veya atletlerde bu oran dakikada yaklaşık 50-60'a kadar düşer. Yağ yakımı ve kondisyon gibi hedeflere ulaşmak isteyenler; tam verim almak için nabız sayılarını hedeflenen bir aralıkta tutmalıdır.

Life Fitness  Akademi uzmanları daha sağlıklı bir kalbe sahip olabilmek için şunları öneriyor:
Bilgi Toplayın: İyi bir uykudan sonra, sabahki kalp atış hızınızı ölçün.Amerikan Kalp Derneği'ne göre teorik maksimum kalp atışını ölçmenin en kolay yolu 220'den yaşınızı çıkartmak. Bu maksimum değerin %60-80'i egzersiz sırasında olması gereken ideal kalp atış hızıdır. Egzersiz sonrasında yapılması gereken akıllıca bir şey ise kalp atış hızının egzersiz bittikten sonra ne kadar sürede normale döndüğünü ölçmek. Sağlıklı bir kalbin atış hızı bir dakika dinlenmeden sonra en az 30 atış düşmelidir.

Egzersiz: Kalp atışı hızlanıp, bireyin ideal kalp atış hızı oranında kaldığı sürece koşmak, yürümek veya bisiklet çevirmek gibi egzersizlerin herhangi bir kombinasyonu kalp için yararlıdır. Önemli olan ise devamlı olarak kalp atış hızını kontrol edip, kalbin çok hızlı ya da çok yavaş çalışmadığından emin olmak. Life Fitness kardiyo  cihazlarında bulunan Dünyanın tek digital kalp ölçüm sistemi 'Life Pulse' gerçeğe en yakın kalp ölçüm sonuçları sağlayarak egzersiz verimliliğinizi garanti altına alır. Diğer kardiyo aletlerinde de dokunmatik kalp atış hızı sensörleri mevcuttur ve Life Pulse kalitesinde olmasa da nabız kontrolünüzde size yardımcı olacaktır. Egzersizlerinizde Kalp ritminizi mutlaka bu ölçüm sistemleriyle kontrol altında tutun. Hedefinizden fazla çalışıp kalbinizi yormanızı ya da verimsiz egzersizle zaman kaybınızı nabız ölçüm sistemi engelleyecektir.

Rahatlayın: Araştırmalara göre stres; kalbe zarar veren yüksek tansiyon, aşırı yeme, egzersizden kaçınma ve diğer sağlıksız yaşama koşullarına yol açıyor. Yeterli uyumak, düzenli olarak spor yapmak ve başka sağlıklı hobiler edinmekle beyninizi ve vücudunuzu rahatlatabilir ve stres seviyenizi kontrol altına alabilirsiniz.

Doğru Beslenin: Vücudumuzun ihtiyacı olandan daha fazla kolesterol içeren lezzetli, ancak yağlı yiyeceklerle çevriliyiz. Amerikan Kalp Derneği, toplam yağ (özellikle trans yağlar), kolesterol ve sodyum alımını kısıtlayan ve önemli miktarda meyve, sebze, lifli ve tam tahıllı gıdaların alımını vurgulayan kalp için sağlıklı diyet öneriyor.

Parlak bir cilt için yapılması gerekenler

yazildi.

Doğal ışıltının kaynağını gıdalarda, sporda ve vitaminlerde arayın…

Sağlıklı, canlı ve parlak bir cilt hepimizin hayalidir öyle değil mi? Dergi karıştırırken, internette oyalanırken, televizyon seyrederken karşımıza çıkan ünlülerde ilk fark ettiğimiz genelde sağlık fışkıran güzel yüzleri, pasparlak, belirgin elmacık kemikleri ve aydınlık taşıyan bakışları oluyor. Güzel görünen bir cilde kavuşmak aslında hayal değil… Bunun için yaşam tarzınızda yapacağınız birkaç değişiklik ve doğru ürünleri kullanmak yeterli!

Tabii içten gelen bir ışıltı için en başta cildin sağlıklı olması gerekiyor. Çünkü sağlıklı cilt kendini hemen belli ediyor. Unutmayın ki insanın mutlu olması ve kendine güvenmesi de güzel görünmesinin altında yatan etkenlerden. Öyleyse haydi, gülümseyin, mutluluğunuz yüzünüze yansısın…

Doğru beslenme
Dengeli beslenmek ve bir takım gıdalardan uzak durmak cildiniz için büyük önem taşıyor. Yağlı yemekler, gazlı içecekler yasak! Tamam, arada kendinize müsaade edebilir, aşırıya kaçmadan size çok çekici gelen o patates kızartmalarından atıştırabilirsiniz. Ama aklınızın bir köşesinde bebek gibi bir cilde kavuşma hayalleriniz olsun… Peki, o zaman hangi gıdalara yönelmeliyiz? Sebze ve meyveler listenin üst sıralarında. Özellikle böğürtlenin içindeki antioksidanların cildi yaşlılığa karşı koruduğu iddia ediliyor. Havuç malum, içinde bol miktarda A vitamini var ve cilde çok iyi geliyor. Somon balığı da zengin bir Omega 3 kaynağı… Hücreleri sağlıklı ve formda tutuyor. İçeceklere değinecek olursak bitki çayları ama özellikle de yeşil çay cilt kanserine yol açan serbest radikallerin ortadan kaldırılmasında büyük rol oynuyor. Ayrıca cilt hücrelerinin sağlığı açısından da faydalı bir içecek.

Su, su ve yine su!
Su içmenin önemi hakkında yorum yapmaya gerek var mı? Günde en az sekiz bardak su içmek hem sindirim sisteminiz için çok faydalı hem de cildin nem kazanması, kurumaması için şart. Yeteri kadar su içip içmediğinize çok basit bir gözlemle karar verebilirsiniz. İdrarınız rengine bakın. Eğer koyu renkse yeteri kadar içmiyorsunuz demektir.

Vitamin takviyesi 
Eğer düzenli besleniyorsanız normal şartlarda vitamin takviyesine ihtiyacınız yoktur. Kışın bazen kendimizi güçsüz hissederiz veya hastalık sonrası toparlanmak için biraz takviye almayı tercih edebiliriz. Cilt problemleri söz konusu olduğunda da dermatologlar vücudun vitamine ihtiyacı olduğunu saptayabiliyorlar. Mesela A vitamini eksikliği (havuçta olduğunu söylemiştik) yüzünüzde siyah ve beyaz noktaların çıkmasına yol açabiliyor. Işıltı eksikliği de demir gibi (tüm kadınların problemi değil midir, demir eksikliği?) bir takım vitaminlerin eksikliğine işaret eder. B vitaminlerinin de cilde olan pozitif etkilerinden bahsedilir hep. Unutmayın, vitamin almadan önce mutlaka doktorunuza danışmanız gerekir.

Cilt bakımı ve spor
Yeni spor yapmış insanların ne kadar sağlıklı göründüklerini hiç fark ettiniz mi? Fiziksel aktivite vücudu çalıştırıyor, kalp atışlarının hızlanmasıyla yüzümüz de renk alıyor. Ancak, spor hayatımızın önemli bir parçasıysa cilt bakımı rutinimizi de ona göre düzenlemeliyiz. Yüzümüzü günde iki kez bol suyla yıkamalı, gözenekleri kapayan ter damlacıklarından kurtulmalıyız mutlaka. Arada bir duş almak da cildinizin parlamasını sağlar. Yeter ki cildi nemli tutun ve duş sonrası hemen nemlendirin. Ilık suyla yıkamaya ve cilt tipinize uygun bir temizleyici ürün kullanmaya gayret gösterin. Ayrıca, yüzünüzü yıkarken cildinizin temizlik ürününden tamamen arındığından, hiçbir kalıntı kalmadığından emin olun.

Hayatınızda uygulayacağınız bu değişikliklere hemen alışacak, kendinizi daha sağlıklı ve zinde hissedeceksiniz. Sonuçları sizi mutlu edecek çünkü hem ışıl ışıl gülümseyecek, hem de güzelliğinizle büyüleyeceksiniz!

Sağlıklı bir cilt için beslenme tüyoları

yazildi.

Sağlıklı cilt, güçlü saçlar gibi birçok özelliğe sahip olmanın yolu sağlıklı beslenmeden geçiyor.

Beslenme uzmanı Nil Şahin Gürhan, “Sağlıklı saçlar, güzel tırnaklar, canlı bir cilt, enerjik bakışlar ancak yeterli beslenmeyle mümkün olur” diyor ve ekliyor: “Beslenme şekliniz cildinizin, saçınızın, tırnaklarınızın güzelliğini belirler.” Gürhan, bunları söylemekle kalmıyor sağlıklı bir cilt, parlak gözler için müthiş beslenme tüyoları da veriyor. Tabii bunları düzenli uygulamanız şartıyla...

*Her sabah kahvaltıda bir adet yumurta tüketin.

*1-2 tatlı kaşığı tahinpekmez karışımı etkili ve parlak bakışlar için ilk adım.

*Her gün bir adet taze havuç yiyin.

*Yemeklerde, çayda, salatada gün içinde bir adet limonun suyunu kullanın.

*Öğlen akşam öğünlerinin en az birinde salata olsun. Ve salatalarınıza mutlaka zeytinyağı ilave edin.

*Her gün bir fincan Türk kahvesi günü dinç ve enerjik geçirmeniz için keyifli bir yardımcıdır.

*Öğleden sonra; öğlen ile akşam yemeği arasında bir su bardağı süt veya yoğurt tüketmek, günün en yoğun ve yorgunluğun en çok hissedildiği bu zaman diliminin rotasını değiştirir.

*Haftada 2-3 gün balık güzelliğinizi desteklediği ölçüde dimağınızı da güçlendirir. Akıllı ve güzel olmayı kim istemez!

9 olağandışı fobi ve anlamları!

29 Ekim 2013 yazildi.

Fobiler genellikle ortak değildir. Hepimizin bildiği Birkaç ortak fobi vardır bunlar arasında; böcek, köpek, balon ve palyaçodan korkanları biliriz. Fakat insanların herşeye karşı korkuları olabilir. İşte az bilinen fobiler...

Limnofobi
Düşünün, sessiz sakin bir yerde göl kenarında oturmuş, rahatlıyorsunuz... Ne kadar huzur verici değil mi? Yalnız göl fobiniz yoksa! Evet, bazı insanların göl fobileri var.

Chirofobi
Tüm fobilerle başa çıkılması gerçekten çok güçtür. Bunlar hayatı oldukça zorlaştırır. Bu fobiye sahip olan insanlar, vücutlarındaki herhangi bir bölümden korkarlar.

Rhytifobi
Bu dünyada en az bilinen fobilerden biridir ve genellikle bu fobi kadınlarda vardır. Evet, bu fobiye sahip olanların korkusu ise, kırışıklıklar...

Barofobi
Bu gerçekten çok nadir ve enteresan olan fobilerden biridir. Bu fobinin korku temeli ise yer çekimidir. Enteresan değil mi? Hem yerçekimi olmayan bir ortamda kalamayız ama yer çekiminden de korkarız...

Logizomechanofobi
Dünya değişiyor, buna bağlı olarak insanoğlu yeni fobiler ediniyor. Bu fobilerden en komiği ise, herşeyin neredeyse teknolojiyle yürüdüğü dünyada bilgisayarlardan korkmak olsa gerek. Bazı insanlar bilgisayarlı ortamlarda geriliyor ve korkularına hakim olamıyorlar.

Theofobi
Hepimiz Ateizm'i az çok biliriz, fakat bu Allah korkumuz olduğundan değildir. Bu fobiye sahip insanların korkusu, Allah.

Peladofobi
Erkeklerin, en çok korktukları şeylerden birini tahmin eder misiniz? Diye sorsam kesinlikle yanıtlarınızı duyar gibiyim; kellik. Evet bu korku genellikle erkeklerde görülüyor ve korkunun diplerinde ise kel kalmak yatıyor.

Chaetofobi
Peladofobinin aksine bu korkuya sahip olanlar enteresan bir şekilde saç ve kıllardan korkuyorlar.

Kleptofobi
Bu fobinin geldiği kökü tahmin edebiliyorsunuzdur. Edemiyor musunuz? Kleptomani desek? Bu fobiye sahip insanların ortak korkuları, hırsızlar. Bir hırsızın kurbanı olmaktan delicesine korkuyorlar.

Hazırlayan: Müge Keçeci

Hayalinizdeki Dudaklara Kavuşun

yazildi.

Rujun en sevilen makyaj malzemesi olmasına şaşırmamak gerek! Çünkü ruju sihirli bir değnek gibi kullanarak dudaklardaki kusurları kapatabilirsiniz.

Dudaklarınızın çok daha dolgun ve ışıltılı görünmesini mi istiyorsunuz? Kozmetiklerinizi hazırlayın ve hayalinizdeki dudaklara kavuşun.

Doğru baz: Fondöteninizi her zaman dudaklarınıza da uygulayın. Nötr renkli bazın üzerinde rujunuzun rengi öne çıkacaktır. Özelikle açık renk rujlarda bu daha önemlidir. Diğer bir getirisi de, kırışıklıkların ortadan kaybolması!

Dudak çevresi: Rujunuzla aynı renk veya bir ton açık dudak kalemiyle dudaklarınızın dış kenarlarını çizin. Böylece rujunuz için bariyer oluşturmuş olacaksınız.

Ruju özenle sürün: Ruju küçük ve sert bir dudak fırçasıyla sürün. Bu şekilde hem daha dikkatli sürmüş olur, hem de rengi daha kolay işleyebilirsiniz. Ayrıca rujunuz daha kalıcı olacaktır. Rujunuzu sürerken kalemle çizdiğiniz dış çevrenin üzerinden taşırmamaya özen gösterin.

Hafifçe sabitleyin: Fazla gelen boyayı alarak kalıcılık sağlayın. İnce bir kağıt mendili dudaklarınıza bastırın, kısa bir süre bekletin ve çekin.

Parlatıcı: Dudaklarınızın tatlı bir ışıltıya sahip olmasını istiyorsanız, kenarlarını çizip içini boyadığınız dudaklarınızın üzerine bir parça parlatıcı sürün.

Tekrar üstünden geçin: Kağıt mendili dudaklarınıza bastırdıktan sonra üzerinden tekrar rujla geçebilirsiniz. Bu işlem rengi güçlü kılacaktır.

Kusurlarınızı Kapatın

Dudaklar çok inceyse: Ruju taşırmış etkisi yaratmadan daha dolgun görünen dudaklar için bazı hileler var: Dudak kalemi ile yumuşak bir hat çizin ve dudaklarınızın köşe kıvrımlarını da boyayın. Sonra ruj fırçası ya da parmağınızla dudağınızın ortasına doğru rengi dağıtın veya daha açık renkte bir rujla üzerinden geçin.

Dudaklar asimetrikse: Üst dudağınız ince ve alt dudağınız dolgunsa, sadece üst dudağınızın kenarlarını çizin. Kalemi dışarı taşırmayın, bu çoğu zaman yapay bir görünüm verir. Alt dudağınızı çerçevelemeyin. Sonra da her zamanki gibi rujunuzu sürün.

Ağzınız büyükse: Ağzınızı biraz daha büyük ya da küçük mü göstermek istiyorsunuz? Bu mümkün, ama abartmayın. Hileye başvururken size yardımcı olacak malzemeler: Dudak kenarına kapatıcı krem ve doğal hatların üzerinden yeni bir çerçeve çizeceğiniz dudak kalemi. Dudaklarınızın daha az dolgun görünmesini istiyorsanız mümkün olduğunca mat, dikkat çekmeyen renkler kullanın. Kalemle dudak çizgilerinizi düzeltip içini boyayın veya dudak pudrası kullanın.

Ruj kalıntıları: Makyajınız bittiğinde rujunuzun diş üzerinde kalıntı bırakmasını istemiyorsanız kağıt mendilinizi parmağınıza dolayın ve ağzınıza sokup dudaklarınızı kapatın. Bu işlem fazla boyayı alacaktır.

Rujunuz pastel tonlarındaysa: Dudak kaleminizin rengi mutlaka açık olmalı. Aksi halde ruj yerine dudaklarınızın çerçevesi ön plana çıkacaktır.

Makyajla aranız yoksa: Hiç olmazsa rujunuzu eksik etmemeye çalışın. Böylece yüzünüze tatlı bir ışıltı gelir.

Erkekleri etkileyen 15 ayrıntı

yazildi.

Sevgilinizin hoşlandığı şeyleri kendi hobiniz haline getirerek erkeğinizin yaşamında daha fazla alana sahip olabilirsiniz. İşte erkek arkadaşınızı ya da kocanızı etkilemek için kulağınıza küpe olması gereken 15 ayrıntı…

Erkek arkadaşınızın ya da kocanızın sizinle birlikte daha fazla vakit geçirmesini istiyorsanız veya ilişkiniz rutine girdikten sonra da sizden sıkılmamasını istiyorsanız

1. Onunla aynı dili konuşabilmeniz için en önemli şey, futbolla ilgilenmeniz. Bunun için yapılacak çok işin var, doğru antrenmana!

- Sabahları gazeteyi tersten okumalısınız. Birden garip geldi, değil mi? Haklısın, ama erkekleri ilgilendiren spor sayfaları son bölümde yer aldığı için. Onlara ayak uydurmanız lazım.

- Onun tuttuğu takım hakkında bilgiye sahip olmalısınız, hatta asla kötü bir şey söylememelisiniz!

- Takımlara yapılan yeni transferleri takip etmeyi unutmayın.

- Hangi futbolcu hangi takımda oynuyor, bilmemek olmaz!

2. Biz kadınlar, nedense erkekler hoşlandıkları kadınlardan bahsederken hemen kulp takarız. Artık bundan vazgeçmelisiniz. Onun size bahsettiği kadından hoşlanmasan bile olumsuz konuşmamalısınız, yoksa çok bozulur!

3. Play Station için çıkan bütün oyunlarını takip etmelisiniz.

4. Tıraş olmamış birine laf etmeyin. Siz her gün tıraş olmak ne demek biliyor musunuz? (Ah, bir de onlar bizim ağda yaparken yaşadıklarımızı bilseler…)

5. Onunla beraber alışverişe çıkmayı aklınızdan bile geçirmeyin. Birlikte sadece Nike, Puma, Adidas gibi spor malzemeleri satan mağazalara gidebilirsiniz. Zaten diğerlerine gitmek istemez.

6. Saçma sapan espriler yaptığında ona gülmelisiniz. Hatta siz de ona katılın!

7. Her gün gömlek ve çorap değiştirmenin ne kadar “gereksiz” olduğunu yoksa bilmiyor musunuz? Hemen öğrenseniz iyi olacak.

8. Bir şey anlattığında anlamadıklarınızı ona sormayın. Sonradan nasılsa anlarsınız.

9. Sizin yanınızdayken arkadaşlarıyla ilgileniyorsa kıskançlık yapmayın. Zamanla sizin varlığınızı kabul edecektir.

10. Onun tarzını yakalayın.

11. Cep telefonlarının markalarını, modellerini bilmenizde fayda var. Böyle önemli bir genel kültür konusunu (!) bilmediğin zaman ortamda bakakalmak islemezsiniz, değil mi?

12. Onun arkadaşlarını asla eleştirmeyin, çünkü bunu kaldıramaz! Arkadaşları yüzünden onunla kavga etmeye değmez…

13. Yanınızdayken kalori hesabı yapmamalısınız. Aldığınız kiloları boş bir zamanınızda nasılsa verirsiniz.

14. 24 saat romantizm olmaz… En azından sinemada aksiyonu tercih etmelisiniz!

15. Onun yanındayken evlilikten bahsetmeyin. Erkekler evlilik hususunda biraz hassastırlar!

Bir hafta spor yapmasam demeyin!

yazildi.

Tembelliğe son! Kilonuzda istikrarı sağlamak için, egzersizlerinizi istikrarlı bir şekilde yapmalısınız!

Yaptığınız egzersizler tutarlı değil. Bir hafta yapmanız gereken günlerde egzersizinizi yapıyorsunuz geri kalan iki hafta spor salonunun önünden bil geçmiyorsunuz. Daha sonra uzun bir aradan sonra spor salonunda alıyorsunuz soluğu. Bu durum biyolojik sisteminizin korumaya çalıştığı kiloyu, daha fazla almasına neden olabilir. İngiltere'de bulunan Hertfordshire Üniversitesinde görevli Sağlık Psikoloğu Ben Fletcher, düzensiz egzersizin, vücudun doğal dengesine zarar verdiğini, böylece kiloda artışa yol açtığını ve kilo vermeyi zorlaştırdığını söylüyor. Bu nedenle sporunuzu, devamlı yapmanız gerekir.

Los Angeles'ta bulunan Kaliforniya Üniversitesi Egzersiz ve Metabolik Hastalıklar Araştırma Labarotuvar'ında görevli uzman Drusilla Rosales, “Düzenli egzersiz yapılmadığında ve bir anda yoğun aktivite yapılmaya başlandığında kalp ve ciğer her zamankinden fazla çalışır. Böylece egzersize adapte olamazlar. Bu tarz egzersizlerin sadece fiziksel etkisi yoktur, aynı zamanda duygusal ve psikolojik olarakta etkiler. Çünkü insanlar hedeflerine ulaşamazlar, daha mutsuz hissederler ve ümitsiziğe kapılırlar. Bu da  yeni bir egzersiz programına başlamak istendiğinde motivasyonunuzu negatif etkiler ” diyor.

Hedeflerinizde kararlı olun! 
Bir sporcu için hedefler koymak iyidir. Çünkü ağır egzersizler sonunda bir amaç olduğu için sporcuların gözünde büyümez. Amaç kilo vermek olduğunda, süreklilik sağlanmaz. Bunun başlıca nedenlerinden biri genellikle “Kilo veremiyorum” ya da “İstediğim kilodayım” düşünceleri olur. Fakat kötü haber; bu düşüncelere sahip olanlar verdikleri kiloları sonradan tekrar alırlar.

Kiloyla ilgili bir hedefiniz olması, sizi istediğiniz kiloya inmenize yardımcı olur. Fakat verdiğiniz kiloları tekrar almak istemiyorsanız, (ki kimsenin istediğini düşünmüyorum), bunun için hedefinizin daha geniş kapsamlı olması gerekir. Bunu en iyi Brown Tıp Okulu bünyesi altında bulunan Kilo Kontrolü ve Diyabet Merkezinde görevli Yardımcı Doçent Dr. J. Graham Thomas açıklıyor “ Egzersizinizi istikrarla yapan ve bunu hayat tarzınızın bir parçası haline getirenler, amacı sadece kilo vermek olanlara göre daha başarılı sonuçlar elde ediyor”.

Bunun için kaç kilo vereceğinizden öte, hayatınıza kaç beden devam etmek istediğinizi düşünün. Spor yaptığınızda kaç kalori yakacağınızdan çok, kas oranınızın ne kadar artacağını düşünmeye çalışın.

Vücudunuzu şaşırtın! 
İnsanların eğilimleri genellikle ilgilerini çeken popüler sporlardan yana olur. Belki de maymun iştahlılığın en çok işe yaradığı yer spor salonlarıdır. Spor istikrarınızı kaybetmeyin fakat farklı sporlarla vücudunuzu şaşırtın. Carrie Underwood ve bir çok ünlünün egzersiz koçluğunu yapan, Tony Greco bu konuda “Sürekli aynı egzersizi yapmak hem sıkıcı olur, hem de vücudunuz egzersize alışır. Sporda farklı branşlara yönelmeniz daha etkili sonuçlar almanıza neden olur. Kaslarınızı sürekli farklı hareketlerle kullanın ve daha fazla kalori yakın. Böylece metabolizmanızda hızlanacaktır. Bu noktada sporları birbiriyle uyumlu şekilde kombinlemelisiniz. Mesela koşuyor ya da bisiklete biniyorsunuz, bu hareketlerden sonra kaslarınızı gevşetmek için yoga yapmalısınız. Amacımız vücudumuzun ve kaslarımızın dengesini bozmadan sağlıklı bir şekilde kilo vermek” diyor.

Sabrın sonu selamet! 
Kendimizi motive eder, güzel günleri düşünürüz ve çabuk sonuç alacağımızı düşünüp olağan gücümüzle ağır bir maratona hazırlanırmışçasına spora asılırız. Fakat bu Hiçbir sonuç getirmeyeceği gibi aynı zamanda sizi hem fiziksel, hem de ruhsal olarak yorar.

Bu konuda Kuzey Karolina Atletik Performans Merkezi'nde görevli fizik tedavi uzmanı Brian Schiff “Spora iki- dört hafta arasında iki veya üç günlük egzersizlerle başlayın. Daha sonra bu sisteme vücudunuzun alıştığını hissettiğinizde günleri artırın. Fakat her ne kadar vücudunuz dayanırsa dayansın kesinlikle her gün spor yapmayın. Haftanın bir günü vücudunuzun dinlenmesi, kendini toparlaması, güç kazanması ve yenilenmesini sağlayın. Böylece daha iyi sonuçlar alırsınız” diyor. Spor Psikoloğu Casey Cooper ise “Kilo vermeyi hedefleyip, spora başladığımızda zihinsel enerjimizi çoğu zaman görmezden geliriz. Fakat önemli olan vücudunuzun tamamiyle bir uyum ve rahatlık içinde olması gerekir”.

Artık estetik operasyonlar daha konforlu

28 Ekim 2013 yazildi.

Güzel bir yüzü taşıyan, güzel bir vücut; Yunan heykellerinin karşısında büyülenmemizi sağlayan en büyük etkenlerden biridir. 

Günümüzde bu güzelliğe kavuşmak ya da var olanı korumak isteyenlerin imdadına estetik operasyonlar yetişiyor. Liposuction, meme büyütme, burun (rinoplasti), karın estetiği ve saç ekimi en çok tercih edilen estetik uygulamalarının başında geliyor.

LIPOSUCTION
Klasik Liposuction, başlı başına bir devrim iken, geliştirilen teknolojiler sayesinde bu teknik daha da mükemmel hale geldi. Liposuction’da etkin sonuç için en önemli şartlardan biri kullanılan kanüller. Eskiden Liposuctionda 3-4 mm’likkanüller kullanılırken artık daha da ince mikrokanüller sayesinde operasyon hem daha konforlu hem de daha etkin hale geldi.

MEME BÜYÜTME ESTETİĞİ
Meme büyütme estetiği kadınların en çok tercih ettikleri estetik operasyonların başında geliyor. Gerek daha doğal görünüm yakalanması, gerekse protezlerin daha sağlıklı hale gelmesiyle bu operasyonu tercih edenlerin sayısı gün geçtikçe artıyor.

BURUN ESTETİĞİ
Günümüzde, geçmişe oranla ideal ve doğal görünümlü bir burun yapısına ulaşmak daha kolay. Ameliyat öncesi yapılan simülasyon çalışmasıyla nasıl bir sonuç ortaya çıkacağı konusunda fikir sahibi olmak mümkün. Burun estetiği, yüz gençleştirme operasyonu ile birlikte uygulanabiliyor. Bazen bazı solunum problemleri ve burun içi yapılarına ilişkin sorunlar da burun estetiği (rinoplasti) ile düzeltilebiliyor.

KARIN GERME
Gebelik veya aşırı kilo alıp vermeler sonrası büyük ölçüde genişleyebilen karın cildi, asla tam toparlanıp doğum öncesi haline dönemez ve az ya da çok bir deri fazlalığı deri katı her hamilelikte geride kalır. Aynı şekilde, uzun süre çok kilolu olan vücutlarda deri yüzeyi o kiloya göre genişler ve fazla kilolar verildiğinde deri sarkması olarak geride kalır. Az miktarda deri sarkması olanlarda hareketli egzersizler karındaki bu sarkmayı toparlayabilir ancak bunun dışında ne kadar spor yapılırsa yapılsın fazla deri yerinde kalır ve yeniden düz bir karına sahip olmanın yolu bir karın germeden geçer. Karın germede karın bölgesinde yerleşmiş yağlı deri katları altlarındaki yağlarla beraber alınmaktadır.

SAÇ EKİMİ
Saç ekimi, erkek tipi dökülme sonucu oluşan saçsız alanda, saç çıkarabilecek etili bir tedavi yöntemdir. Saç ekiminde başlıca iki yöntem kullanılmaktadır. FUT yönteminde, ense bölgesinden cerrahi kesi ile alınan saçlı doku greftlere ayrılarak saçsız alana nakledilmektedir. FUE yöntemi ise saç kökleri dökülmemeye kodlanmış olan ense bölgesinde FUE motoru ile tek tek alınarak saçsız alana nakledilmektedir. Saç ekimi, lokal anestezi altında uygulanmakta ve ekilecek kök sayısına göre yaklaşık 5-7 saat sürümektedir. FUE yönteminde cerrahi bir kesi olmadığı için iyileşme hızlı olmakta ve saç ekimi sonrası süreç daha konforlu geçmektedir.

aloe vera

yazildi.


aloe veranın ne kadar faydalı olduğunu öğrendim bir saksıya diktim bakalım hadi hayırlısı


ALOE VERA “ÖLÜMSÜZLÜK BİTKİSİ”

Aloe vera son yıllarda ülkemizde de moda olmaya başlayan bir bitkidir. İnsanlar tarafından  çok eski çağlardan beri tanınan ve kullanılan  bu bitkinin, yakın zamana kadar ülkemizde bilinmemesinin nedeni, muhtemelen doğal bitkilerimizden olmaması ve saklama usullerinin fazla bilinmemesine bağlıdır.


Palmiye Merkezi, ülkemizde Aloe vera’nın bitki olarak yaygınlaştırılması için çalışmalar yapmakta ise de, düşündüğümüz Türkiye’de bir Aloe Vera Enstitüsü açmaktan henüz uzağız. Bu yazı serisinde Aloe vera yı geçmişi ve halihazırdaki kullanım alanları ile özet olarak sunmaya çalışacağım.
Aloe vera için dünyada her yıl, birçok kitap basılmakta, ayrıca üreticilerin ve imalatçıların sayısı gittikçe artmaktadır. Kozmetik ve Tıpta kullanım o kadar artmıştır ki, Avrupa ve Amerika kıtalarında birçok ülkede, yalnız Aloe vera ürünlerinin satıldığı mağazalar açılmıştır.
Aloe vera bitkisi “aloaceae” ailesine ait bir bitkidir. Eski sınıflandırmada “liliaceae” ailesinde olduğu düşünülen bu bitki, lilyum ailesindeki sarımsak, soğan ve kuşkonmaz gibi tıbbi değeri olan  bitkiler gibi, tıbbi özelliklerinden dolayı çok yaygın olarak kullanılmaktadır. Bitki dış görünüşü ile bir kaktüsü andırır. Aloe ailesinde 350 kadar tür mevcuttur, bunlardan Aloe vera dışında dördü, tıbbi değere sahiptir. Tibbi değeri olan diğer aloeler: Aloe arborescens “Ağaçsı aloe”, Aloe ferox “Dikenli Aloe”, Aloe saponaria “Benekli aloe” ve Aloe perryi “Curaçao adası aloesi” dir. Palmiye Merkezi seralarında tıbbi değeri olan 4 tür aloe ve bir alt grubun üretimi yapılmaktadır.
Aloe vera’nın vatanı tam bilinmemektedir. Kuzey Afrika, Güney Afrika, Mezopotamya ve Yemen kökenli olabileceği ileri sürülmüştür. Muhtemelen ilk çıkış yeri Kuzey Afrika veya Yemen dir. Aloe vera çok yıllık, sukkulen(etsi) bir bitkidir. Fotografta görüldüğü gibi, rozet yapraklıdır. Gençken yaprakları beneklidir, sonra gri-yeşil renge döner ve her bir yaprak uzunluğu 60-90 cm e erişir. Çiçek sapı, 150cm yüksekliğe kadar uzayabilir, üzerinde boru şeklinde, sarı renkli salkım çiçekler oluşur. Aloe vera çiçekleri kısır olduğundan üretimi, yandan verdiği yavruların ayrılması ile gerçekleştirilir. Bitkiler genelde 12-16 yapraklıdır, yaşam süresi 12 yıl dolayındadır. Bitki 4 yaşına geldiğinde, erişkin hale geldiği kabul edilir, yaprak boyu 60-90cm ve her bir yaprağın ağırlığı, 1.5-2 kg a erişir. Bitkinin yaprakları da içeriği bakımından, tıbbi amaç veya kozmetik sanayiinde kullanılacak en yüksek kaliteye ulaşır. Tıbbi amaçla kullanmak için en dıştaki, büyük yapraklar, senede 2-3 defa kesilir. Bitkinin  kendini çok çabuk iyileştirme özelliği vardır. Yaprağın kesildiği yerde oluşan yaralar, saniyeler içinde, bir film tabakası ile kaplanır ve yaradan sıvı kaybı önlenir.
Aloe vera sıcak ülkelerin bitkisidir. 0C° altında yaprakları zarar görür, -4C° altında genelde ölüm meydana gelir. Ticari olarak Aloe vera yetiştiriciliği yapılacaksa, sıcaklığın hiçbir zaman 0C° ye düşmemesine dikkat edilmelidir. Toprağın geçirgen olmadığı veya çok nemli ortamlarda bitki daha yüksek derecelerde de zarar görebilir. İdeal olarak geçirgenliği iyi bir toprak ve bol güneş gelişmesi için şarttır.
ALOE VERA’NIN TIPTA KULLANIMI

Kesik, yara ve yanıklar
Aloe vera kuvvetli ağrı kesici, antimikrobiyal ve hücre uyarıcı etkileri nedeniyle kesik, yara ve yanıklarda başarıyla kullanılmaktadır. İyi bilinen antienflamatuar ve yara iyileştirici özellikleri yanında, epitel hücrelerinin çoğalmasını hızlandırarak çabuk yara iyileşmesini sağlar.Deri yaralanmalarından sonra aloe vera kullanılan olgularda, kötü nedbe (skar) oluşumu hemen hemen görülmemektedir.
Ülserler
Aloe vera dudakta bulunan uçuktan, genital organ ve ciddi bacak ülserlerine kadar çeşitli yaralarda başarıyla kullanılmıştır. Özellikle antivirutik etkisi nedeniyle uçuklarda ve herpes zoster’de 3 gün gibi kısa bir sürede iyileşmeyi sağlamaktadır.
Deri
Aloe vera’nın deri üzerine iyileştirici, yumuşatıcı, nemlendirici ve yaşlanmayı önleyici etkisi vardır. Aloe vera’nın kozmetik etkisi 4 ana nedene bağlıdır. Bunlar nemlendirici rolü, kollajeni arttırması, pigment yapımını azaltması ve deri bağışıklık sistemini kuvvetlendirmesidir. Aloe vera’nın yaşlanmayı önleyici etkisi çok yönlüdür: Çok iyi bir temizleyici olduğu için ölü hücreleri kaldırır ve derinin küçük gözeneklerini temizler. Bir yandan derideki atık ve toksinleri kaldırırken, içerdiği vitamin, mineral ve amino asitlerle deriyi besler ve yeni hücre yapımını arttırır. Aloe vera’nın çok bilinen yaşlanmayı önleyici etkisi, bitkinin fibroblast hücrelerinin çoğalmasını normalden 6-8 defa hızlandırmasına bağlıdır. Fibroblast hücreleri kollajen imal ederek deri sarkmasını önlerler.
Akne
Akneler genelde Aloe vera’nın yerel (topikal) uygulanmasına iyi cevap verirler.
Alerji, kaşıntı, ekzema
Aloe vera içindeki salisilik asit, bradikinaz bileşimler nedeniyle anti allerjiktir. Ağrı ve kaşıntıyı geçirerek etkili olur. Ekzemalarda da anti alerjik etkisi nedeniyle kullanılmaktadır.


Mango 2014 Kaban Modelleri

25 Ekim 2013 yazildi.

Mango 2013 Kaban Modelleri

Mango'nun en yeni modellerinden oluşan Kaban Koleksiyonunu görmeden kışlık alışverişinize çıkmayın derim. Bir çok farklı tarza sahip kaban modelleri ile yine gönlümüze taht kuran Mango, genel olarak çizginin altında fiyatları ile bana göre tercih edilecek markalar arasında ilk sırada yer alıyor.


Birazda modellerden bahsedelim, yünlü kabanlar, kutuplardan gelmiş gibi, bol yünlü kesinlikle sıcacık tutacaktır eminim. Geniş kesim kabanlar ise, kabanın altına kazak veya hırka giymek için ideal bir tercih olacaktır. Fermuarlı modeller, papağan kilitli modeller ise daha ciddi bir görünüm isteyen kadınlar için ideal.  Renk olarak siyah renkler, beyaz renk kabanlar, çizgili kabanlar, kırmızı kaban modelleri koleksiyonu süslemekte.

 

MANGO 2014 ELBİSE MODELLERİ

























Calzedonia 2013 Çorap Modelleri

yazildi.

Calzedonia 2013 Çorap Modelleri


İtalyan markası Calzedonia sadece çorap tasarlayan bir marka, haliyle muhteşem çorap tasarımlarını bizlerle buluşturan nadir ve farklı giyim markalarından biri.
Genel olarak külotlu çorap modellerinden oluşan bir koleksiyon hazırlayan Calzedonia, fileli çorap modelleri, desenli çoraplar, kışlık kalın çoraplar ile farklı seçenekler oluşturuyor. Özellikle dantelli çorap modelleri ile şahana bir görünüm sunan marka, italyan kalitesini sizlerle buluşturuyor. Koleksiyonda bir kaç tane tayt modelide bulabilirsiniz.

Babet giymeyi sevenler için yarım çoraplar, çizmelerler çok hoş duracak yarı deri çorap modelleri , etekler ile harika uyum sağlayan puantiyeli çorap modellerini Calzedonia 2013 Çorap Koleksiyonunda bulabilirsiniz.

Calzedonia 2013 Çorap Modelleri

Calzedonia 2013 Çorap Modelleri

Calzedonia 2013 Çorap Modelleri

Calzedonia 2013 Çorap Modelleri