Bu haftaya çok da keyifli başlamadım... Sorsanız bundan sonra "Yeni hafta, yeni başlangıçlar, yeni şanslar! Haftaya güzel başla ki, o da sana güzel davransın!" fikriyle yaşayacaktım, yalan! Pazartesi sabahı bir mutsuz, bir yorgun uyandım ki anlatamam... Benim çelişkim şöyle... Size anlatmak isterim...
Şimdi yeni trend var ya, vücudunuzun doğal saatiyle yaşayın, canınızın istediği doğal besinleri tüketin, öğünlerinizi doğal ve mevsimsel olarak vücut saatinize göre yiyin, güneş ışığına göre uyuyun uyanın...vs. Yani işin özünde diyorlar ki bedeninizin orjinal yaratılış dinamiğinde yaşayın. Nasıl mümkün olacak ki??
Sabah 06.00'da uyanıyorum. Tahmin edersiniz ki, gece yarısı gibi, karanlık. Şuan ezan bile 06.30'a doğru okunuyor, düşünün... Evdeki ışıkların ancak yettiği karanlıkta, ağır uykunun derinliklerinden kendimi sürükleyerek kaldırıyorum yataktan. Temizleniliyor, makyaj ve saç baş toplamasının ardından giyiniyorum. Bu yukarıda bahsettiğim doğal sisteme uygun yaşayışı öneren doktorlar, malesef ki sabah kahvesini de önermiyorlar... Sabahın o saatinde nasıl uyanayım başka türlü, ısıtıyorum büyük bir bardak kahve! Sabah haberlerine bakarak kahvemi içiyorum. Saat 07.00 olunca da işe gitmek için evden çıkıyoruz... Ufak bir hatırlatma, hava hala karanlık... Ben ne anladım bu günden? Evimizi aydınlıkta bile görmüyoruz, güneş ışığı deseniz, zerresi bile değmiyor tenimize. Akşam deseniz, ofisten 18.00'de çıkıyorum, hava yine karanlık... Eve geliyorum, ışıklar açılıyor... Uzun koşturmacalar ardından yatmadan önce 1-2 saat dinlenme fırsatımız oluyor.
Yaratılış dinamiğimize çok aykırı olan bu standart sistem sonucunda verimsiz günler, mutsuz ve sinirli bireyler, birbirinden farklı sağlık problemleri yaşıyor olabilir miyiz? Sonucunda böyle sinirli oluyorum işte :/ Dediğim gibi, güneş ışığı görmeyip, vitaminsizlikten oluyor hep bunlar!
0 yorum: